Aslında maçları yazmadan önce "aşağı / yukarı" kavramlarını ve sınırlarını çizmek gerek diye düşünüyorum. benim jenerasyondan bir öncekinde ( erol-erkal-ilhan-hasan-ersin dönemi gibi)pek aşağı/yukarı ayrımı yoktu bigi hatırlıyorum. buna karşılık benim çocukluk dönemimde bayağı bir gruplaşma içindeydik. biz "yukar malle" nin çocukalrı daha çok yaz tatillerinde köye gelenlerden oluşuyorduk : ben, oğuz-atilla, hikmet, tarık, hacı ahmet,murat, ergin. rahmetli acı meşit" in torunu tamer bazen bizle bazen aşağı ile takılırdı. aşağı mahallenin çocukları arasında serdar,sertaç, yasin, recep, samim, serkan ilk başta aklıma gelenler. bizden bir sonraki jenerasyon daha kalabalıktı, onlar içinde yaşça bize yakın olanlar da maç kadrosu içinde yer alırdı.
orak zamanı bitip te yapacak işi kalmayan adamların gaza getirmesi ile akşamüstleri bayağı iddalı maçlar yapardık; ya aşağıda, erkalların evinin bitişiğindeki boş alanda ya da bayırbaşında. bazen dedemlerin arka tarafındaki harman yerinde ya da cengiz abinin bahçesinde oynadığımız da olurdu, ama favori yer erkal'ların arkasındaki alandı.
hafif aşağıya doğru eğimli, 30 X15 m lik bir arsaydı orası. orayı daha önemli kılan okul tarafındaki eski evdi. (bir dönem kahve olarak ta çalıştığını hatırlıyorum) oranın terasında adamlar toplanıp genelde "bizi" kızdırılardı. bir de şepiyık'ın efsanevi "uğrak" bakkaliyesi de orada, yol üstündeydi hemen. yol kenarında bir de voleybol sahası vardı; bizden büyükler akşamüstü orada "veleybol" oynarlardı birasına. ( bak şimdi, o da ayrı bir blog konusu olsun) rahmetli "hacı abinin" evlerinden çıkıp maç sahasının kenarından yukarı doğru gidişi, giderken de mutlaka bize laf atışını da hiç unutmadım tabii.
maçlarda ne mi olurdu? genellikle aşağı mahalle bizi yenerdi. itiraf etmek gerek, serdar,sertaç,yasin, metin, ( hatta o zamanlar ufacık olan vahit - ki ingiliz whiteside dan dolayı vayitsayit olarak söyleyenler de vardı diye hatırlıyorum; ya da şimdi uydurdum- ) bayağı iyi oyunculardı.
bazen biz de kazanırdık canım.. bunları yazınca aklıma bir bayram günü hasbelkader benim de oynadığım köy maçı geldi, bir de polatlıdaki köylerarası turnuva. onu da bir sonraki blogda yazacağım.
güzel günlerdi...
Ayhancım bu yazıları okuyunca gözlerim yaşarmadı desem yalan olur. O zamanları gerçekten insan özlüyor,keşke hep çocuk kalsaydık diyorum.Neyse herşey zamanında güzel oluyor,her yaşın ayrı bir güzelliği var ama yaşamasını bilene.kendine iyi bak Ahmet enişteye ve halama selamlar. Aşağı mahalleden Sertaç
YanıtlaSilpeki köylülerinle emsallerin le hala görüşüyormususn
YanıtlaSilne yazık ki hayır. çok kısıtlı zamanlarda gidebiliyorum; onda da akraba ziyaretinden zaman kalmıyor. 93 lüsün sanırım, tanıdığım aydoğanlardan enver abi ya da kani abinin oğlu?
YanıtlaSil