28 Ekim 2009 Çarşamba

düğünler-3

bugün dersimiz düğünlerde müzik. "şalgılı toy" dediğimiz, genellikle Eskişehirden gelen elemanlardan oluşan "street band" ler olurdu düğünlerde. (her düğünde olmazdı ne yazık ki) düğün sahibinin ekonomik durumuna göre en az üç elemandan oluşan saz takımı sanat icra ederdi düğünlerde. klarnet "gırnata" ve darbuka olmazsa olmazıydı saz heyetinin. duruma göre keman, cümbüş ya da saz olurdu ilaveten. ( son zamanlarda elektro saz hepsini bastırıyordu)

gündüzleri düğün evinde, akşamları da konakta ya da mecliste, gecenin bir vakti de "şırak / koraz / sıpra" aktivitelerinde ortamı şenlendirirlerdi. ortada oynayanlara takılan/yapıştırılan paralar elemanların gelir hanesine kaydedilirdi genellikle.

küçüklüğümde, yaşlı kadınların en çok istediği şarkı olarak "kırmızı gülün alı var" ve "uzayıp giden şu tren yolları" nı hatırlıyorum. tabii en çok misket, fidayda ve "mevlana" çalarlardı oyun sözkonusu olduğunda.

çalgıcıların olmadığı durumlarda kasetlerle müzik ihtiyacı giderilirdi. şimdiki gibi CD lerin olmadığı yerde ileri-geri almalardan dolayı kaset sarılması, kafanın temizlenmesi gibi "instant" çözümlerle müzik dinlenirdi. her düğünün ya da her yazın moda bir şarkısı olurdu tabii. (aynı şarkıyı iki gün içinde 50 defa dinlemek alışık olmayan bünyelerde kusma etkisi yaratırdı.)

kızlar konakta genellikle kendileri şarkılar söylerdi. kime ait olduğunu bilmediğim birkaç tane tef ve darbuka mevcuttu. Darbukalar genellikle büyük kızların elinde dolaşır, küçük kız çocukları teflerle şıngır şıngır ses çıkartmaya bayılırlardı.

o günlerden kalma şarkıları burada yazmıştım zaten. düğünleri yazmaya başlayınca herhangi bir düğünden aklımda bir şarkı kalmıştır diye çok zorladım kendimi, sadece ( ne alakaysa) dr. alban'dan "no coke no eroin" adlı felsefi şarkıyı hatırladım.

bir sonraki post düğün katılımcı profillerinin süper subjektif sınıflamasını anlatacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder