27 Ekim 2009 Salı

düğünler-2

hangi düğün olursa olsun, düğün hazırlıkları günler öncesinden başlardı. "lojistik" le ilgili toptan satınalmalar yapılır, erkeklerin-kadınların oturacağı evler, konak ya da "meclis" yeri belirlenirdi. "konakbay" tabir edilen servis elemanları için önceden belirleme yapılmazdı, onlar kendiliğinden bu göreve talip olurlardı. burada en stratejik nokta "aşgana"da yemek yapacak kadınlar olurdu. şen şakrak teyzeler biraraya gelir, sürekli çay-sigara eşliğinde hem yemek pişirir hem de sohbet (dedikodu?) yaparlardı. bildiğim kadarıyla, düğün sahibi yemek pişiren teyzelere küçük hediyeler verirdi düğün sonrasında.

ikinci stratejik nokta da çay ocağıydı. orada da bitmeyen bir muhabbet çay suyunun buharına karışır, çay ocağı sabahtan akşama kadar hiç durmadan çalışırdı.

Düğünlerde şaşmaz, değişmez bir menü sunulurdu konuklara. Perşembe (ya da cuma) öğleden sonra "kavelte" çıkarılırdı. yanlış hatırlamıyorsam, ikindi sonrasında köyün adamları düğün evine gelir, etli patates yemeği ve "ulkum" yerlerdi.

akşam yemekleri daha az katılımla gerçekleşir, en kalabalık yemekler gündüz verilirdi. genellikle şehriye çorbası ( bazen düğün çorbası da denilen yağlı-etli bir çorba, tatarcası "kalce"), pilav-et, "koşap" ve tatlı.

tatlıyı ayrı bir paragrafta geçeceğim. iki tür tatlı ikram edilirdi: Tulumba tatlısı ya da "paklava" tulumba tatlısı Polatlı'da herhangi bir pastaneden alacağınız şerbet bulamacı olurdu. amaa, o baklava! el yapımı, kat kat incecik hamurlarla yapılmış, şerbetin içinde yüzen o caanım baklava. bizim oralardan başka hiçbiryerde rastlamadığım enerji bombardımanı. ööle fıstık-fındık gibi katkılara ihtiyaç duymadan, sadece hamur-şeker ve odun ateşinin muhteşem sonucu.

neyse, düğün anılarına devam edeceğim. bugünlük bu kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder