Seneler ilerleyip “caş” olduğumuzda bayram namazı için camiye de girmeye başladık. Caminin üst katı bizim gibi zıpırlara açılırdı. Namaz sırasında mutlaka birisi kıkırdar, dikkati dağıtırdı. Esas muhabbet namaz sonrasında olurdu: aşağıdaki adamların tamamı, başta hoca ve köyün en yaşlıları olmak üzere sıralanırlar; bayramlaşırlardı. İlk sıralı bayramlaşma benim için pek hoş bir sürpriz olmuştu.
Namaz sonrası evlere dağılır kahvaltı yapardık. Topluca, herkesin birarada olduğu güzel anlardı. Kahvaltı sonrası bir şekilde elemanlarla buluşur, köydeki yakın bulduğumuz evleri gezerdik. ( artık büyümüştük, fıstık torbasının ağırlığı pek bir anlam ifade etmiyordu tabii)
Neyse, evleri dolaşıp şeker ya da çikolata alma faslı da bittikten sonra serin bir yerde bayramın ilk biralarını içmeye başlardık. ( Bir tek Serdar’ın (Ağıral)bayramda bira içmediğini hatırlıyorum; o da ilk iki gün içmiyordu galiba)
Öğleden soran saat 2 gibi kızlar dolaşmaya başlardı. Biz de “kızlara” kabul edilmeye başladıktan sonra onların peşinden gezmeye başlamıştık. Şimdi düşününce çok anlamsız gelen bir olay o zamanlar bizim için pek önemliydi. Aynı kızlı-erkekli grup bir evden öbür eve dolaşıp duruyor; aynı şarkılar, aynı ikramlar, aynı muhabbet...
Gündüz gezileri biraz kısa sürerdi, esas eğlenceli olan gece toplanmalarıydı. Bizim zamanımız kızlı erkekli beraber gezilen “modern” zamanların başlangıç yıllarıydı. Pek sorunla karşılaşmadan “caşlar” da evlere girerlerdi. Akşamları penceredenin açılıp elemanların cama yığılması zamanı geride kalmıştı. gene de, usulen cam açılır; içeriye giremeyenler de oradan dahil olurdu muhabbete.
sene 88 di, karışık bir kaset çıkmıştı piyasaya. "fidayda" o yıl hangi bayrama denk geldiyse artık, üç gün içinde yüz defa falan çalınmıştı. onun dışında kızlar canlı şarkı da söylerlerdi avaz avaz; darbuka ve tef çalarak. "gide gide bir söğüde dayandım" türküsünden o zamandan beri nefret ederim.
Bayram esas geceleri olurdu. Köyün bakkalının içi,önü yaş gruplarına göre dolup taşardı. Bir süre bakkal civarında devam eden muhabbet gecenin ilerleyen saatleriyle evlere ya da köyün belli başlı “piyz” mekanlarına taşar; biraların biri biter biri açılırdı. İlk başlarda şişe biralar vardı, sonrasında kutuya girdi o caanım altın sarısı içecek.
sıradaki post kurban bayramı ritüelleri...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder