
Plazanın hemen dibinde başlayan bir kazı var. günde yaklaşık 100 kamyon hafriyat için giriş çıkış yapıyor, arada bir terasa çıktığımda da ( Ki Maslak'ta, 30. katta bir teras bulunmaz bir lükstür) aşağıdaki hafriyat çalışmalarına bakıyorum. "yeni tip hafriyat kamyonlarının iç cidarları artık molozların rahatça dökülebilmesi için tamamen çelik kaplama olarak imal ediliyor" diye düşünürken birden köydeki römorklar (ki tatarca "remoq" olarak telaffuz edilir) geldi. römorklarla ilgili aklımda kalanları yazacağım şimdi de...
yukarıdaki resmi netten buldum. benim çocukluğumdakiler böyde değildi tabii.. çok daha küçük, ahşap tabanlı, -tabii ki hidrolik mekanizması olmayan- mütevazi ama olmazsa olmaz araçlardı.
herhalde 2-2,5 ton taşıyanları hatırlıyorum ilk olarak. ahşap kasalı, genellikle dört tekerlekli (iki tekerli olan daha küçük versiyonları da vardı)olan bu römorklarla herşey taşınırdı. (insan da dahil) tarlada gölgesinden yararlanılıp yemek yenmesi de olmazsa olmaz bir ritüeldi tabii.
römorkun ön tarafında traktör bağlantısının yapılması için ve ayrıca ana şasiyi taşımak için ön tekerlekle birlikte hareket eden üçgen bir çelik parça vardı. traktör geri geri gelirken epeyce ağır olan bu parça kaldırılır, gerekli manevralardan sonra traktörün bağlantı çubuğuna takılır ve demir bir çubukla bağlantı işlemi tamamlanırdı.
her römorkta olmayan küçük bir sandık/avadanlık römorkun ön tarafında yer alırdı. römorka binerken -özellikle küçüklük zamanlarında- bu aparat çok işe yarardı doğrusu.basit bir asma kilit mekanizması da içindekilerin güvenliğini sağlardı.
römorkun yan taraflarında gerekli durumlarda kapasiteyi artırmak için kullanılacak ek parçaları için sabit profiller olurdu. bu profillerle geçirilen ayaklar sayesinde römorkun yüksekliği 30-40 cm artırılırdı. orak zamanı güçlü traktörlere iki (hatta üç?) römork bağlandığı bile olurdu.
diğer bir detay da arka taraftaki ayak koyma çubuğu idi. yine her römorkta olmayan bu "aksesuar" sayesinde römorka binmek daha kolay olurdu. biraz büyüyünce tekerlekleri kullanarak ta römorka binilebileceğini öğrenmiştik. son olarak ta; römorku içten desteklemek amaçlı olarak kısa kenarların tam ortasından bir zincirle bağlamak vardı ki römorkta seyahat ederken bu zincirin üstüne oturup rüzgara karşı durmak (ve büyüklerin uyarısıyla inmek)römorkla ilgili hatırladığım diğer bir detay olarak kayda geçiyor.
römorkun dört tarafındaki kapaklar aşağı indirilerek "angıç" moduna geçilirdi ki önceki postlardan birinde bunu yazmıştım. ya da daha yüksek direkler kullanılarak ve çadır bezi ile kapatarak römorkun kapalı bir şekilde kullanılması da mümkün olurdu.
ardan zaman geçti; römorkların ahşap tabanları önce çeliğe çevrildi. kurak yaz zamanı cayır cayır yanardı onlar. sonra daha büyük ve yüksek römorklar yapılmaya başlandı. son olarak hidrolik boşaltma sistemli römorkları biliyorum; daha da fazlası yapılır mı bilmem.
nerden nereye, bilmem kaç tonluk bir hafriyat kamyonunun çelik tabanı bana neleri hatırlattı; dahası hafızama ne kadar detay atmışım o zamanlarda..
yazmaya devam; bir gün bunları kimse okumasa da ben zevkle okuyacağım.
(yeni geldi aklıma, bir de bazılarının tabanında 30X30 civarında bir boşaltma deliği olurdu. çok işlevsel birşey olmadığı gibi içinde top falan oynarken ayağın takılıp yere düşülmesi tehlikesini de yaşatırdı. bir de buğday vs. yüklü kasanın bir tarafının açılıp içindekilerin aşağıya döküldüğü anı çok everdim. kapak büyük bir şiddetle aşağıya iner, içindeki mahsul boydan boya (genellikle "elezenon" civarına) yerdeki çadıra dökülürdü)