yukarıda yaklaşık 6,5 yıl önceki resmini gördüğünüz biricik oğluşum bugün 7 yaşına giriyor. bu vesile ile kendi 7 yaşımı düşündüm dün akşam...
insan çocukluk (ama gerçekten çocukluk) arkadaşları ile ilk tanışmasını zor hatırlar; çünkü onlar hep varmış gibi gelir insana. benim çocukluk arkadaşlarım da öyle zaten; uzun, çok uzun zaman önceden beri varlar. kaç yıl geçse de aradan, hiç birinin cep telefonu bile bende olmasa da benim çocukluk arkadaşım onlar : Oğuz, Atilla, Hikmet, Murat, Tarık, Hacı Ahmet, Ergin, Dursun, Serdar, Sertaç, Yasin, Tamer, Samim, Recep, Serkan... bu saydıklarım hepsi aynı devre sayılır bu nedenle de bir çırpıda sayıyorum onları. unuttuklarım varsa da affola; zaman bir sürü şeyi unutturuyor.
çocukluk günlerimi düşünmeye başladığımda gözümün önüne ilk Oğuz ve Hikmet geliyor, sonra da Atilla. herhalde 7-8 yaşlarındayız, bir gün Erolların çeşmesine giderken hatırlıyorum onları. sonra Tarık'la Hacı Ahmet geliyor; İstanbul'da oturmaları sebebiyle biraz daha çok görüyordum onları. (Kaynarca'ya gitmek şehir dışına çıkmak gibi bir şeydi otuz yıl önce; şimdi her uçuş sabahı 15 dakikada onların evinin önünden geçiyorum içim sızlayarak)
o çocukluk günlerini düşününce baktım da, bir tane bile toplu resmimiz yok. çok sonraları, kızlarla gidilmiş bir piknikte çekilmiş bir resim buldum ama o da epey gençlik zamanlarımıza ait. Dursun çekmişmidir acaba diyeceğim; o da çocuktu. fotoğraf makinesini alması nereden baksanız 14-15 yaşını bulmuştur heralde. keşke diyor insan, şöyle toplu bir resmimiz olsaydı.(belki de vardır, bu satırları okuyanlardan biri bulup atsa ne güzel olurdu)
çok karışık yazdım, gerçekten kafam karıştı. o çocukluk günlerine gidip te şimdi bu kadar ayrı kalmak. Önce hacı'yı, sonra Hikmet'i sonsuzluğa göndermiş olmak...
bu zamana kadar olmadı ama, bayram sonrası oğluşumu köye götüreceğim. sokak sokak gezdirip anlatmaya çalışacağım o ürkütücü, hüzünlü sessizliği. aklının bir köşesinde babayla geçirilmiş ekstra bir haftasonu olarak kazınsın diye. belki bir gün, büyüdüğü zaman babasının izini sürmek ister, bu satırlar da o günlere altlık olsun diye yazılıyor zaten.
iyi ki varsın oğluşum...