kız düğünlerinde konak eğlencelerinin son gecesinde "koraz telleme" olurdu yamulmuyorsam. ( buraları tamammen hayalide uydurmuş olabilirim ) kesilip temizlenmiş bir horoz renkli kağıtlarla süslenip tepsi içine yerleştirilir, kızlar da kıdem sırasına göre tepsiyi alıp oynarlardı.
benzer bir atraksiyon da "meclis" akşamında yaşanır; renkli kağıtlarla bir tür fener yapılırdı. ( çocukluğumun sisli puslu anılarında, ahırlıkuyu'daki bir düğünde ismet dayımın ağzında sigarası, bir elinde rakısı ile çok güzel bir "şırak" yaptığını hatırlıyorum. buradan, rahmetli "Süslü İsmet'e" bir selam çakalım, varlığıyla düğünlere kattığı tüm güzellikler için) Gecenin epey bir saatinde, köy evinin "azbarında", içkinini ayarını epey kaçırmış meclis elemanlarının çalgıcıların yanık nağmeleri eşliğinde şırakla beraber oynamaları adettendi. "Şırak" olmadığı zamanlarda da "sıpra" çıkarılır; orta boy tepsi içinde bir iki tabak ve bir kaç rakı bardağı ortaya çıkıp oynayan erkeklerin elinde yükselirdi.
gecenin o vakti çoluk çocuk epey bir adam toplanır, ortada oynayanları seyrederlerdi. ortada oynayan elemanlara "çember" türü kenarları el emeği göz nuru ile işlenmiş "marama"lar bağlanırdı. rakıyı fazla kaçırmış elemanın koluna takılan yeşil çemberin rengini algılayamayıp "ille de yeşil olsun" tadında itirazları gecenin ince tatları arasında yer alırdı. bu arada oyunun en melodik anında birisi "şuvv" aytar, eğlenceye neşe katardı. ortada oynayan elemanlara yapıştırılan paralar çalgıcıların ekip şefinin önündeki çantada toplanırdı.
gene yanlış hatırlıyor olabilirim ama, ortada oynayan elemanın kayda değer bir "dans performansı" sergilemesi "bilmemkımın ulu bir oyun töşedi!" şeklinde ifade edilirdi.
Heyhaaat, kalmadı o güzel günler artıkın !!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder