4 Eylül 2009 Cuma

kimyon



bir kimyon furyası olmuştu. ilk ekildiği sene acayip para getiren şeyin bir sene sonra herkes tarafından ekilerek para etmemesi de o zamanlarda başlamıştı. hemen herkes basmıştı kimyon tohumunu tarlaya. sonrasında, toplama zamanı geldiğinde bir sürü "geçici tarım işçisi" peydah olmuş, tarlanın büyüklüğüne göre 30-40 kişilik gruplar kimyon toplamaya girişmişlerdi.

başlarında "çavuş"ları, yarısı kadın yarısı çocuk bir sürü amele, "gündelik" esasına göre tarlalarda kimyon topladılar birkaç sene üstüste. toplanan kimyonlar belli büyüklükte öbekler haline getiriliyor, sonra da römorkla köye, harman yerine taşınıyordu. harman yerinde biçerdöver sayesinde ayrıştırma işlemi yapılıyordu. bunun için de genellikle eski biçerler kullanılıyordu.

bir defasında, köydeki tek "Masaris" biçerdöveri kiralamıştı dedemler. rahmetli Mithat Baybora'nın dı o güzel biçerdöver. Büyük büyük Claysonların yanında pek mütevazi pek yorgun dururdu. "Bayırbaşı"ndaki "karaldı"nın girişinde duruşu geliyor gözlerimin önüne.

neyse, biçerleri ayrı bir postta yazacağım zaten. kimyon kokusu itibarıyla o zamana kadar pek duymadığımız, görmediğimiz bir bitkiydi. biçerle yapılan patos sonrasında küçük ambarda saklanırdı. buğdaya göre iyi para ettiği zamanlar oldu.( bu arada, "Şıhali'den sonra" Karavşan merasına doğru inerken anason ekilmiş tarlalar da olurdu, o caanım koku şimdi geldi burnuma)

"buğday-arpa-cılap" üçlüsüne alternatif olarak ekilen tahılların öncüsüydü bizim oralarda (bildiğim kadarıyla tabe) sonraları anason, soğan, mercimek falan da ekildi ama hiçbiri kimyon kadar yer etmemiş bende.

hep merak ederim, o kadar kimyon eken olduğu köyde kaç mutfakta yemeklere kimyon katılıp yeni tatlar elde edilmeye çalışıldı diye? o günlerin hatırına bu akşam kimyonlu tavuk yiyeceğim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder