28 Temmuz 2009 Salı

Arabalar

Herkesin arabasının olmadığı, olan arabaların da pek matah birşey olmadığı yıllardı. polatlı'ya gitmek için genellikle perşembe sabahları köy minibüsü kulanılır; ya da arabası olanlar önceden ayarlanırdı. O günlerden aklımda kalan arabaları şöyle bir sıraladım, aklıma geldikçe ilave de ederim:

1- Renault 12



Tabii ki de station. tüm bir Anadolu'yu taşıdı o arabalar. Karayavşan'dan hatırlamıyorum ama Ahırlıkuyu'dan efsane iki sürücü biliyorum. Rahmetli "Abiy Akay" ve "Özkun Amca". Kazım dayımın da vardı, plakasını bir türlü hatırlayamadığım.

2- Murat 131

Bizim oralarda pek yoktu ilk zamanlar. Tek hatırladığım Murat (Evirgen) ların "Acı Mırat" ıydı. turuncuydu yamulmuyorsam.



3- Murat 124

Köyde kimsede yoktu galiba. gene de listeye koydum, böyle zamanlardan bahsedip 124 ten bahsetmemek olmaz. bugünlerde "Muro" adlı şebek filminde yeraldığı için yeniden popüler olmuş, daha önce de Cem Yılmaz gündeme getirmişti.



4- Anadol

Çok küçükken dedemlerin de vardı bir Anadolu. Gönlümüzdeki yeri hiç değişmedi, hep varolacak.



5- Anadol SW

Yusuf Akay almıştı bir tane, epey bir polatlı'ya gidip gelmişliğim vardır.



6- Ford 17M

Evirgen'lerin vardı bir tane. Maviydi yanlış hatırlamıyorsam.



7 - Şimdilik bu kadar. tabii ki 59 vosvosumuzun resmini koyacağım, bir de Uğurların Mitsubishisi geldi şimdi aklıma, lancerdı galiba. Ne dersin Uğur?

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Top 10 - yemek


her evin, her köyün, her kültürün özel yemekleri vardır. hazırlanması, pişirilmesi özeldir; özel günlere denk getirilir. İşte onlardan aklımda ve damağımda kalanlar. ( yazmaya başlayınca aslında çok ta fazla olmadığını gördüm, üzüldüm de)

1-Şırbörek

Uzak ara birincidir, olmazsa olmazdır, her daim başımızın tacıdır. En güzeli herkesin annanesinin/annesinin yaptıklarıdır. genelde "aşgana" da, şöyün kazan / saman balyası ( bazı yerlerde tezek) / kızgın yağ üçlüsüyle pişirilen; kokusu bütün "karaltı" ya yayılan efsanevi yiyeceğimizdir. yağdan alınıp sıcak sıcak, ağzı yakarak yenmesi en makbülüdür. biraz soğumuşu, epey soğumuşu, bir gün önceden kalmışı da yenir tabii...



2-Cantık

En basit tarifi "mayalı hamurun için köfte" olsa da çok farklı versiyonlarını yemek mümkündür. kimisi çok kabarır, büyüktür; kimisi biraz yanıktır, yağlıdır. velhasıl, cantık güzel bir börektir, dieğrleri kadar çok emek istemez. piştimi de pek güzel kokar.

3-Köbete

İşte bir klasik daha. tavuklu ve kıymalı versiyonları olur. kat kat hamurun üstüne haşlanmış patatesle birlikte et/tavuk parçaları yerleştirilir, üstü ince bir kat yufka/hamurla kaplanır. kenarları simit gibi burulur. nefistir nefis!

4-Kaşıkbörek

"Mantı" deyip geçmek işin kolay yanıdır. "öguzbörek, tabakbörek" gibi versiyonları vardır. pek güzel olur yemesi kaşık kaşık. bir tanesinin içine bezelye, nohut falan koyardı bizimkiler, onu bulmaya çalışmak ayrı bir tat katardı.

5-Kalakay


benim için uzun yaz gecelerinin sonunda, sabaha karşı sahurlarında, "temeş", annanemin sıcak sıcak pişirdiği dayanılmaz kokulu yağlı börektir. ne zaman yesem, kokusunu duysam çook eskilere, 5-6 yaşlarıma geri dönerim. peynirle,reçelle, sade; her türlüsü pek güzel olur.

6-Baklava

düğünlerde yapılan baklavadan bahsediyorum tabii ki. kat kat ince hamurdan, fındık fıstık eklemesi yapılmadan, safi şerbete bulanmış kalori deposu, enerji bombası caanım baklava. ne kadar çok oldu yemeyeli.

7-koyun peyniri

bizim oralarda yetişen "yavşan" otunu yiyen koyunlardan alınan sütle yapılan o güzel peynir. eskiden dedemler yılda 100 ( belki de daha fazla) teneke peynir yaparlardı. o hikayeyi ayrı bir şekilde anlatırım.

8-Tavuk

Tabii aşırma tavuklardan bahsediyorum. Rahmetli "Acı Meşit" ten, ya da Taner abiy'in tavuklarından mesela... yerine ve zamanına göre, çaydanlıkta ya da "yarım"da pişirilen/haşlanan, gece karanlığında ne yendiği bilinmeden bir güzel "sıdırılan" o besili tavuklardan. ööle kimyasalla büyütülen falan diil, gerçek köy tavuklarından.

9-Sarburma


bildiğimiz yufka böreği aslında. tavaya sarmal dizilmiş yufkaların içinde genellikle patates, kıyma ya da peynir olurdu. o efsanevi dairesel fırının içinde pişer, sıcak sıcak servis edilirdi. yanında "cazma" da pek güzel giderdir.

10-Tüverek & Ulkum

Şırböreğin kıymasız ve tam daire şeklide olanına tüverek denirdi. Genellikle şırbörek içi bittikten sonra kalan hamurla kızartılırdı. Ulkum dediğimiz ise küçük hamur parçalarının kızgın yağda kızartılmasından başka birşey diil aslında. ama, "kavelte" çıkarıldığında,patates yemeği ile birlikte ulkum verilirdi. soğuk soğuk, içine peynir koyup yemeyi de pek severdim.

18 Temmuz 2009 Cumartesi

"enter"



Girişi biraz "ironik" yapayım dedim; "International TOE, bizim oralarda söylendiği şekliyle "enter"; dedemlerin uzun bir süre kullandığı 654-S , çok özgün bir traktördü, özellikle geri vitesiyle. Sürücünün sol tarafında, ayrı bir vites kolu vardı geriye "takmak" için. ben en çok sarı-kırmızı rengini severdim.

konu açılmışken ileride diğer resimleri de koyacağım : Efsanevi "Masaris ( Massey Harris)" , köydeki tek "Condere, John Deere" , Masseyler, Fordlar, Fiatlar...daha da geriye gidersem büyük/küçük Türk Traktörleri tabii

17 Temmuz 2009 Cuma

başlarken

" ...Benim köyüm küçük bir köydür / Ben gitmezsem daha da küçük olur..."

bu blogda çocukluğumun, ilk gençliğimin en güzel, en rahat, en keyifli günlerini geçirdiğim Karayavşan'la ilgili anılarımı, hatırladıklarımı aklımda kaldığınca yazacağım.

6-7 yaşlarımda başladım yazları köye gitmeye, üniversite bitene kadar da düzenli bir şekilde yazları oradaydım.Şıhali'den sonra, virajlı yol başlayıp tüm merayı görmeye başladığımda içimi bir heyecan kaplardı; iğde ağacının yanındaki kavağı uzaktan gördüğümde "işte geldim" derdim... İstanbul'a dönüş vakti geldiğinde, sabahın erken saatinde,"Susa" da son bir bakış atardım köye; içim buruk.

bu hesapla, yaklaşık 1978 - 1993 yılları arasındaki 15 yılda yaşadıklarımı yazacağım. Mesela "Karşaga" yı yazacağım, "Kayredin abiy!" şeklindeki gece yarısı uyandırmalarını, "Bünyamin abinin bahçesini, düğünleri, "buzavlamayı", "Kabadayı'yı" da...