3 Ağustos 2014 Pazar

Hacı Sabri Evirgen

bu defa ölüm yazmayacaktım; arife akşamkı "şırbörek" ritüelini, babamla Akırlı'ya gidişimizi, kurumuş arka çeşmeyi ve daha bir çok eski anıyı canlandıran kısacık köy ziyaretimi yazacaktım. Olmadı. Hacı Sabri amcanın ölüm haberini aldım bu defa da, bir de Caner'in paylaştığı fotografını.

Eski anılar canlandı, gene hüzünlendim. Köyün en "nevi şahsına münhasır" adamlarında biriydi, ben onu bildim biledi Hacı Sabri'ydi o. Çok genç yaşında hacca gittiğini biliyorum o kadar. Hep açık gri takım elbisesi, "kolormatik" gözlükleri, fötr şapkası ve kilolu haliyle hatırlayacağım kendisini. "Asaaan" ya da "Mıratt" deyişi de kulaklarıma geldi şimdi. "Hacı Sabri Evirgen evi" için yazdıklarımı buradan okuyabilirsiniz.

 Macide teyzem öldükten sonra taziyeye en son gelenlerdendi, onu da hep macide teyzemin bebekliği aklına gelip konuşamayacağı için ertelediğini anlatırken hatırlıyorum kendisini (1986) Sonra bitli Almanlar'dan birine onların evde Köbete yedirirken ki verdiği tepki geliyor gözümün önüne (bkz. bitli almanlar sayfası) . Hasan'ın düğününde elini öptüğüm geliyor gözümün önüne, üzülüyorum.Arka bahçelerinden zerdali topladığımız günleri, kendi zerdalilerini para verip bizden satın aldığı zamanları hatırlıyorum, üzülüyorum.

Işıklar içinde yatsın, mekanı cennet olsun. Güzel köyüm biraz daha eksildi bugün, kalanlara uzun ömürler dilemekten başka yapacak birşey yok.