bu defa ölüm yazmayacaktım; arife akşamkı "şırbörek" ritüelini, babamla Akırlı'ya gidişimizi, kurumuş arka çeşmeyi ve daha bir çok eski anıyı canlandıran kısacık köy ziyaretimi yazacaktım. Olmadı.
Hacı Sabri amcanın ölüm haberini aldım bu defa da, bir de Caner'in paylaştığı fotografını.
Eski anılar canlandı, gene hüzünlendim.
Köyün en "nevi şahsına münhasır" adamlarında biriydi, ben onu bildim biledi Hacı Sabri'ydi o. Çok genç yaşında hacca gittiğini biliyorum o kadar. Hep açık gri takım elbisesi, "kolormatik" gözlükleri, fötr şapkası ve kilolu haliyle hatırlayacağım kendisini. "Asaaan" ya da "Mıratt" deyişi de kulaklarıma geldi şimdi. "Hacı Sabri Evirgen evi" için yazdıklarımı buradan okuyabilirsiniz.
Macide teyzem öldükten sonra taziyeye en son gelenlerdendi, onu da hep macide teyzemin bebekliği aklına gelip konuşamayacağı için ertelediğini anlatırken hatırlıyorum kendisini (1986) Sonra bitli Almanlar'dan birine onların evde Köbete yedirirken ki verdiği tepki geliyor gözümün önüne (bkz. bitli almanlar sayfası) . Hasan'ın düğününde elini öptüğüm geliyor gözümün önüne, üzülüyorum.Arka bahçelerinden zerdali topladığımız günleri, kendi zerdalilerini para verip bizden satın aldığı zamanları hatırlıyorum, üzülüyorum.
Işıklar içinde yatsın, mekanı cennet olsun. Güzel köyüm biraz daha eksildi bugün, kalanlara uzun ömürler dilemekten başka yapacak birşey yok.
3 Ağustos 2014 Pazar
21 Temmuz 2014 Pazartesi
Bayram geliyor
Arife günü oradayım, akşam ezanında çiğbörek kokusu şimdiden sardı dört yanımı. Çok az zaman geçirecek olsam da hepsini yazacağım.
12 Haziran 2014 Perşembe
annanem - 4
Şıkali'den çıkıp merayı, karşıda çaldağı'nı ve Ahırlıkuyu görürsünüz. sonrasında aşağıya doğru devam eder yol, sizi "susa" ya götürür. Susa'dan 90 derecelik bir sol yaparak Karavşan'a doğru ilerlerken köy girişi tam karşınızdadır. Yukarıya doğru çıktıkça sağ tarafta, sadece bilenlerin gördüğü mezarlık vardır, "oba" deriz oraya...
annanem tam üç yıldır orada yatıyor. bu sürede başta kızkardeşi olmak üzere bir çok kişi ona katıldı sonsuzluğa giden yolda. zaman herşeyi unutturuyor derler ama giden sizin çok sevdiğinizse hep biryerlerde acısını, hatıralarını saklı tutuyor; bir ses, bir koku, bir bakış herşeyi hatırlatıveriyor.
birkaç ay önceydi, dedemle Kazım dayım İstanbul'a gelmişlerdi. akşam babamlarda otururken eski birkaç resim çıktı ortaya. annanem de, teyzannem de orada olmasalar da bizimleydi; kimse bir kelime konuşmadan herşeyi konuştu gözleriyle. yaşam döngüsü içinde acılar bir şekilde törpüleniyor, "Allah sabrını veriyor" dedikleri böyle birşey olsa gerek diye düşünmüştüm o akşam.
ben onu çok özlüyorum...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)